Modern Tarım

Modern Tarım

Günümüzde gelişen ve değişen mühendislik, teknoloji, biyoloji ve tarım ile ilgili diğer bilim dallarının ve uzmanlaşmış ziraat mühendisliği bilgisinin kullanıldığı dönemdir.

Modern tarım; sulama, gübreleme, tohum ıslahı ve makine kullanımı gibi çeşitli yöntemler sonucunda birim alanda en yüksek verim ile en yüksek geliri elde etmeyi amaçlamaktadır. Tarımda çağdaşlaşma Tüm tarih çağlarında, her zaman geniş tarımsal üretimin önünde büyük engeller oluşmuştur. Bunlardan ilki tarımsal bitkiler için sağlanması zorunlu olan besinlerdir. İnsanlar bunun önüne geçmek için hayvan dışkılarını gübre olarak kullanmış; topraklarını nadasa bırakmış ve her yıl farklı bir bitki ekmiştir.

18. Yüzyıl’a kadar toprak ve bitkilerin besin ihtiyacı olarak sadece hayvan gübreleri kullanılmış, toprak her yıl nadasa bırakılmış ve toprağa her yıl farklı bir bitki ekilmiştir. Gerek yeterli hayvan gübresinin bulunamaması, gerekse her yıl nadasa bırakma sonucunda, tarımsal üretim sınırlı kalmıştır. 18. yüzyılda İngiltere başta olmak üzere batı dünyasında büyük bir devrim yaşanmıştır. Şalgam ve üçgül ekiminin başlamasıyla toprakların nadasa bırakılma zorunluluğu ortadan kalkmıştır.

Şalgam; hayvansal üretimde hayvanların kış yiyeceği olarak önemli bir yer tutmuş, şalgam sayesinde hem hayvansal üretim artmış; hem de daha çok hayvan beslenmiştir. Yine hayvanların sayısında görülen artışla beraber hayvansal gübrelerde de buna bağlı olarak önemli bir artış gözlenmiştir. Dünyada tarım sektöründe yaşanan bir diğer önemli gelişme de Norfolk’ta yaşayan İngiliz çiftçiler tarafından geliştirilen dörtlü ekim nöbeti sistemidir. Bu sistem sayesinde toprağa ardışık olarak buğday, şalgam, arpa ve yonca ekilmesi suretiyle tarımda verim artışı yaşanmaya başlamıştır.

Yine bu dönemde kaliteli hayvanlar, diğer türlerin arasından seçilmiştir. Bu sayede verimli türler elde etmiş ve sonrasında Norfolk’un verimsiz kumlu toprağına kil ve tebeşir ekleyerek verimi arttırmışlardır. Buna karşılık Avrupa’da bu süreç daha yavaş işlemiş, Fransız ve Alman çiftçiler uzun süre tüm dünyada olduğu gibi geleneksel ekim-biçimden vazgeçmeyerek önemli ölçüde zaman kaybetmişlerdir. Sanayinin de gelişmesiyle birlikte tüm bunları başka gelişmeler izlemiştir. İlk defa dökme demir, sabanlarda silindirlerde ve tırmıklarda kullanılmıştır.

Tarım sektöründe yaşanan bir diğer önemli gelişme ise 1840 yılında Alman kimyacı Justos von Liebig’in potasyum, fosfor ve azotun bitkilerin gelişimi üzerindeki olumlu etkisini tespit etmesi ve bu bilgi ışığında yapay gübreyi icat etmiş olmasıdır.

Yine İngiltere’de John Lawes ve Henry Gilbert, fosfat bakımından zengin kayaları sülfürik asit ile tepkimeye sokarak yapay gübre elde etmişlerdir. Bu, günümüz yapay gübre kullanımının başlangıcıdır. Yapay gübrenin beraberinde getirdiği verim artışı ve toprakların yeni yöntemler ile işlenmesi sonucunda tarımsal faaliyetlerin pazar payı artmış ve tarım sektörü ekonomik bir güç olmaya başlamıştır.

Özellikle ulaşımdaki kolaylıklar, tarım ürünlerini çok uzaktaki yerleşimlere bile hem ucuz hem de hızlı bir şekilde taşınmasını sağlamaktadır. Muhafaza ve soğutma yöntemleri geliştikçe, Avrupa birçok ülkeyle tarımsal ticaret yapmaya başlamıştır. Günümüzde, bilimsel gelişmeler sayesinde, tarımsal faaliyetler çok farklı coğrafyalarda ve koşullarda yapılabilmektedir. Üretim Dünya üzerinde yapılan tarım ve tarımsal verim, coğrafyadan coğrafyaya değişiklikler göstermektedir. Bunun en önemli sebebi iklim koşulları, farklı tarım politikaları, farklı sulama teknikleri ve gübreleme teknikleridir.

 

Sanayi Devrimi’ne kadar tarım, insanlığın büyük çoğunluğunun temel geçim kaynağı olsa da, günümüzde tarımda gözle görülür gelişmeler ve teknolojinin getirdiği etkiler bulunmaktadır. Özellikle 20. yüzyıl boyunca tarımda önemli değişiklikler yaşanmıştır. Özellikle tarımdaki makineleşme ve yapay gübre kullanımı, çevreye büyük zararlar vermekte ve su kirliliği başta olmak üzere önemli sorunlara yol açmaktadır. Yine 21. yüzyılda çevre sorunlarının ve küresel ısınma başta olmak üzere anormal doğa olaylarının gündeme gelmesiyle beraber, tarımda makineleşme ve yapay gübre kullanımı düşürülmüştür.

Tarımdaki çevre zararlarına alternatif olarak geliştirilen ve ilk defa 20. yüzyıl başlarında tartışılan organik tarım ise tüm bunlara karşı temiz ve sağlıklıdır. Organik tarım, günümüzde dünya çapında ilgi görse de pahalı olması nedeniyle sadece üst sınıf kişilerce elde edilebilmektedir. 2007 yılının sonlarında dünyadaki ekonomik dalgalanmalar sürecinde tahıl ürünleri başta olmak üzere birçok tarım ürününde fiyat artışları gözlenmiştir. Gelecekte, fiyatların çok daha katlanması nedeniyle, Afrika ve birçok Üçüncü dünya ülkesinde gıda savaşlarının baş göstermesi beklenmektedir.

 

 

Birleşmiş Milletler’ e göre, 2025 yılına gelindiğinde Afrika, sadece nüfusunun %25’ini besleyebilecektir. Günümüz dünyasında, tarım iki farklı temel amaç için kullanılmaktadır. 20. yüzyılda özellikle tarımsal kimyadaki gelişmeler, üretimi katladığı gibi, insan gücü oranını da düşürmüştür. Ancak bu, hem sağlıksız gıda üretimine, hem de işsizliğe neden olmaktadır. Tarımda görülen haşaratlara karşı kullanılan ilaçlar, bu haşaratların zararlarını büyük ölçüde engellese de, buna karşılık bu ilaçlar doğal dengeyi bozmakta ve çevreye zarar vermektedir. Tüm bu zararlara karşılık, tarımda kullanılan traktör gibi araçlar, üretimi arttırmakta ve daha çok insan için besin olanağı sağlamaktadır.

Özellikle ilkel tarım aletlerinin yerini modern tarım ve sulama birimlerine bıraktığı 1900’ler boyunca tarımda ivmeli bir artış gözlenmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nde yer alan Ulusal Mühendislik Akademisi’ne göre, tarımdaki makineleşme, dünyanın yaşadığı 20 devrimden biridir. Yine 1999 verilerine göre, günümüz teknolojisi sayesinde, tek bir çiftçi, 130’dan fazla insanı beslemektedir. 21. yüzyıl teknolojisi sayesinde, günümüzde tarımda çeşitlilik, gen çaprazlaması sayesinde artmakta ve birkaç verimli soy birleştirilerek ortaya çok daha verimli yeni bir soy çıkarılabilmektedir. Bu da tarımsal üretimin artmasının altında yer alan etmenlerden biri olarak kabul edilmektedir.

Tarımda üretimi ve ekonomiyi etkileyen temel sorunların başında dört temel sorun önümüze çıkmaktadır. Bunlar sırasıyla şöyledir: Çevresel etki Tarım, geniş kitlelere ulaşırken böcek ilaçları, su, aşılar gibi birçok maddi desteğe ihtiyaç duymaktadır.

 

 

İklim değişimi İklim değişimleri, sıcaklık ve nemdeki değişiklikler dolayısıyla tarımsal ürünlere etki etmektedir. Tarımsal faaliyetler, küresel ısınmanın etkilerini hafifletebileceği gibi, yanlış kullanımda durumu daha da ağırlaştırabilmektedir. Atmosfere salınan CO2 gazının büyük kısmı toprak altında çürüyen organik atıkların yaydığı metan gazından kaynaklanmaktadır. Yine metan gazının en fazla yayıldığı alanlar olan nemli topraklar; çeltik gibi sulak tarım ürünlerinin yetiştirilmesinin bir sonucudur. Üstelik ıslak veya havasız toprakta azot oluşmaktadır. Bu azottan oluşan sera gazı nitrik oksit havaya yayılmaktadır. Tarım ve petrol 2005 yılı tarım verileri bize şunu göstermiştir.

1940’lardan beri tarım da verim, petrokimyasal böcek ilaçlarından, gübrelerden ve zamanla oluşan makineleşmeden dolayı yükselmektedir. 1950 ve 1984 yılları arası tarımda bütün dünyada gelişen Yeşil devrim olarak adlandırılmış makineleşmeden dünya tahıl verimi %250 artmıştır. Bu gelişmenin sonucu olarak dünya nüfusu son 50 yılda ikiye katlanmıştır. Ancak bu süreçte, ekim-biçim için ayrı, taşıma için ayrı, satış için ayrı enerji kaynaklara gerek duyulmuştur. Ancak bu durum petrol yandaşı tarım üretici grupları tarafından tartışılmaktadır. Bu geniş enerji gereksinimlerinin büyük bir bölümü fosil yakıtlardan sağlanmaktadır. Bunun sebebi; günümüz çağdaş tarımının petrokimya ve mekanikleşmeye olan güvenidir.

 

 

Tarım sektörü, ülkelerin gelişmişlik düzeyi hangi seviyede olursa olsun, tüm ülkelerin ekonomik hayatlarında önemli bir yere sahiptir. Çünkü insanların yaşamlarını sürdürebilmesi için gereken gıda maddeleri ile kullandıkları hammaddelerin büyük bir bölümünün temini, tarım sektörüyle sağlanmakta ve bu sektörün ikamesi bulunmamaktadır. Ekonomik kalkınma sürecinde, tarım sektörü ile sanayi sektörü arasında sıkı bir ilişki ve etkileşim mevcuttur. Bu nedenle geçmişte tarıma dayalı ekonomilere sahip olan gelişmiş ülkeler, önce tarım sektörüne ağırlık vererek tarım sektörünün gelişmesini sağlamış, daha sonra bu sektörden elde edilen kaynak birikimleri ile sanayileşmeye hız vermiştir.

Tarım sektörünün diğer sektörlere nazaran daha vazgeçilmez ve stratejik öneme sahip bir sektör olması nedeniyle, büyük ölçekli hatta çok uluslu işletmelerin tarım sektörüne ya da bu sektöre bağlı yan sektörlere olan ilgisinin arttığı görülmektedir. Tarımsal faaliyetler, büyük ölçekli ve alanında uzman tarım işletmeleri tarafından, modern tarımsal yöntemler kullanılarak sürdürülmelidir. Sürekli olarak değişim ve gelişim gösteren piyasa şartlarında, gerek büyük ölçekli, gerekse orta ölçekli tarım işletmelerinin yöneticileri, işletme faaliyetleri sürdürülürken, yaşanan olaylar karşısında daha profesyonel ve planlı davranmak zorundadır. İşletme yöneticilerinin belirli bir plan içerisinde olması ya da gelişen olaylar karşısında bilinçli davranıp rasyonel kararlar alması ise doğru ve gerçek bilgilerin varlığı ile mümkündür. Bu nedenler ile bütün işletmelerde olduğu gibi tarım işletmelerinde de muhasebe bilgi sisteminin, işletmenin geleceği açısından ayrı bir yeri ve önemi bulunmaktadır.

Tarımsal faaliyetlerde bulunan tüm işletmelerde üretim süreçleri sonucunda elde edilen tarımsal mamullere ilişkin gerçek ve kesin muhasebe bilgilerine ulaşmak oldukça güçtür. Çünkü tarımsal üretim sürecinde; birçok tarımsal mamulün birlikte üretilmesi, tarımsal üretim için yapılan harcamalardan ilgili döneme ait olan payın tespit edilemeyişi, tarımsal alet, makine, araç ile üretilen tarımsal mamullerin kişisel kullanımı, tarımsal varlıkların diğer tarımsal mamullerin üretiminde hammadde olarak kullanılması, işletme sahiplerinin ya da çiftçilerin birbirinden farklı tarımsal faaliyetlerde çalışarak kendi emeklerini dikkate almayışı ve ücretlerin tarımsal mamuller karşılığı ödenmesi gibi nedenler sonucunda tarımsal üretim maliyetleri ve dolayısıyla da kâr veya zararın tespit edilmesi güçleşmektedir.

 

Modern Tarımda Bizim çalışmalarımız

01
Mezra Ziraat A.Ş öncülüğünde eski sulama yöntemleri yerine çiftçilerimiz modern yağmurlama sulama sistemleri ile tanıştırılmış ek donanım ve ekipmanı çiftçilerimize ulaştırmıştır.
02
Bu sayede Erzurum bölgesinde Pancar verim ortalaması dekar başına 2500 kilodan 4100 kiloya çıkmıştır.
03
30.000.000 TL yatırımla satın alınan 6 sıralı söküm ve yükleme makineleri yine çiftçilerimizin hizmetine sunulmuştur.