Şeker Pancarının Tanımı
Ispanakgiller familyasından olan şeker pancarı, etli kökünden şeker elde edilen bir tarım bitkisidir.
Yetiştiği yere, tür ve iklime göre boyu 85 ila 180 cm arasında değişen şeker pancarı, dünyada şeker üretiminin %23’ünü üstlenir. Ön bitki etkisine sahip olan şeker pancarı, toprak verimliliğin yükselmesini ve diğer kültür bitkilerinin veriminin artmasını sağlar.
Şeker pancarının keşfi ve üretimi
16. yüzyılda Fransız bilim insanı Olivier de Serres, (kırmızı) pancardan şeker şurubu hazırlama sürecini keşfetti. Şöyle yazdı: "Pancar, kaynatıldığında, kırmızı renginden dolayı bakıldığında güzel görünen, şeker şurubuna benzer bir meyve suyu verir" (1575). Kristalize şeker kamışı zaten mevcut olduğundan ve daha iyi bir tada sahip olduğundan, bu süreç popüler olmadı.
Modern şeker pancarı, Prusya Kralı Büyük Frederick'in şeker çıkarma süreçlerini geliştirmek için deneylere destek sağladığı 18. yüzyılın ortalarındaki Silezya'ya kadar uzanır. 1747'de, Berlin Bilim Akademisi'nde fizik profesörü olan Andreas Sigismund Marggraf, pancardan şekeri izole etti ve bunları %1,3-1,6 konsantrasyonlarda buldu. Ayrıca pancardan çıkarılabilen şekerin, kamıştan üretilenle aynı olduğunu gösterdi. Şeker için bu bitkisel kaynakların en iyisinin beyaz pancar olduğunu buldu. Marggraf'ın pancardan şekeri izole etmedeki başarısına rağmen, bu ticari şeker üretimine yol açmadı.
Marggraf'ın öğrencisi ve halefi Franz Karl Achard, 1786'da Berlin yakınlarındaki Kaulsdorf'ta şeker pancarı bitki ıslahına başladı . Achard, şeker içeriği açısından 23 pancar çeşidini değerlendirerek bitki ıslahına başladı. Sonunda, günümüz Almanya'sının Saksonya-Anhalt bölgesindeki Halberstadt'tan yerel bir suş seçti. Moritz Baron von Koppy ve oğlu, bu suştan beyaz, konik yumrular seçtiler. Seçim, beyaz Silezya şeker pancarı anlamına gelen weiße schlesische Zuckerrübe olarak adlandırıldı. Yaklaşık 1800'de, bu çeşit (kuru) ağırlıkça yaklaşık %5-6 sakaroz içeriyordu. Tüm modern şeker pancarlarının atası olacaktı. Bitki ıslah süreci o zamandan beri devam etti ve modern çeşitlerde yaklaşık %18'lik bir sakaroz içeriğine yol açtı.
Franz Karl Achard, 1801'de Silezya'daki Kunern'de (şimdiki Konary, Polonya) dünyanın ilk pancar şekeri fabrikasını açtı. Pancardan şeker üretme fikri kısa sürede Fransa'ya geldi ve buradan Avrupa şeker pancarı endüstrisi hızla genişledi. 1840'a gelindiğinde, dünyadaki şekerin yaklaşık %5'i şeker pancarından elde ediliyordu ve 1880'de bu sayı on kattan fazla artarak %50'nin üzerine çıktı. Kuzey Amerika'da ilk ticari üretim 1879'da Kaliforniya'daki Alvarado'daki bir çiftlikte başladı . Şeker pancarı, Şili'ye 1850 civarında Alman yerleşimciler tarafından getirildi.
Dünya şeker üretiminin %79'u şeker kamışından, %21'i ise şeker pancarından üretilmektedir.
Dünya genelinde Şeker Pancarı Üretimi
Dünya genelinde yıllık şeker pancarı üretimi yaklaşık 250 milyon ton civarındadır.
Başlıca üretici ülkeler arasında Fransa, Almanya, Polonya, Rusya, Ukrayna ve ABD bulunmaktadır.
2023 yılında Fransa'nın yaklaşık 30 milyon ton, Almanya'nın ise 20 milyon ton şeker pancarı ürettiği tahmin edilmektedir
Türkiye’de şeker üretimi ve fabrikalaşması
Türkiye'de şeker üretimi ile ilgili çalışmaları 19. yüzyılın başlarına kadar geri götürmek mümkündür. Bu konuda ilk teşebbüs 1839'da Necip Paşa'nın bizzat ilgilenmesi neticesinde bir fabrika kurulması için Almanya'dan makine ve teçhizat getirtmesiyle yapılmış, ancak kendisinin ölümüyle bu faaliyet gerçekleşememiştir. 1840 yılında Arnavut köylü Dimitri Efendi tarafından bir diğer teşebbüste bulunulmuştur. Bundan sonra sırasıyla 1867 yılında Davutoğlu Karabet 'in, 1879 yılında Fenerler İdaresi Müdürü Michel Paşa'nın, 1890 tarihinde Yusuf Bey'in, asrın sonlarına doğru da Rauf Paşa'nın teşebbüsleri vardır. Bu teşebbüslerden sonra, bazı müteşebbislerin Akşehir civarlarında, I. Dünya Savaşı sıralarında da yabancılar tarafından Adapazarı ve Karacabey havalisinde fabrika etütleri yaptığı görülmüştür. Ankara, Kastamonu, Bursa, Çanakkale, Sivas ve Elazığ'da yapılan etütler ve nihayet 1917 yılında kurulan Zenit Şirketi'nin teşebbüsleri de diğerleri gibi neticesiz kalmıştır.
Türkiye, gerek Birinci Dünya Savaşı, gerekse Kurtuluş Savaşı sırasında çok büyük şeker sıkıntısı çekmiştir. Bu sıkıntıyı gidermek amacıyla Türkiye'de ulusal nitelikte şeker sanayiini kurma girişimleri Cumhuriyet döneminde olmuştur. 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması’nın getirdiği geniş olanaklar şeker sanayiin kurulmasına yol açan ilk hareketlere zemin hazırlamıştır. Birçok müteşebbisin katılımıyla 19 Nisan 1923 yılında "Uşak Terakkii Ziraat T.A.Ş." kurulmuştur.
1925 yılında çıkarılan 601 numaralı kanunla; şeker fabrikası kurulması teşvik edilmiş, şeker fabrikası kurmak isteyen özel girişimcilere ayrıcalıklar tanınmış, şeker ithalatı zorlaştırılmıştır. Böylece Lozan Antlaşması'nın hükümleri, devletin gümrük tarifeleri serbestisini kullanmasını ve dolayısıyla şeker ithalat vergisini artırmasını beş yıl için kısıtlarken çıkarılan bu kanunla şeker üretimini desteklemek için çeşitli ayrıcalıklar getirmiştir. Ulaştırma ve tarım sektörlerini de canlandıracak olan şeker üretiminin devlet tarafından bu şekilde desteklenmesi şüphesiz ki tesadüf değildir. Nitekim Hükûmet tarafından Büyük Millet Meclisi'ne sunulan gerekli sebepler layihası ve Ticaret – Kavanini Maliye ve Muvazene-i Maliye Encümenleri'nin mazbatalarında şeker üretiminin ülke ekonomisi için düşünülen fayda ve gayeleri son derece önemlidir:
5 Nisan 1925 tarih ve 601 sayılı kanunla şeker fabrikaları, tanınan imtiyaz ve muafiyetlerle devlet himayesine alınınca 6 Aralık 1925 yılında Uşaklı Molla Ömerzade Nuri öncülüğünde Uşak Şeker Fabrikası'nın temelleri atıldı. Bu tarihten kısa bir süre sonra başka bir müteşebbis heyet tarafından kurulan "İstanbul ve Trakya Şeker Fabrikaları T.A.Ş." tarafından 22 Ocak 1925'te Alpullu Şeker Fabrikası'nın temelleri atıldı. 26 Kasım 1926'da Alpullu Şeker Fabrikası'nın, 17 Aralık 1926'da da Uşak Şeker Fabrikası'nın açılış törenleri yapıldı. 1926 yılında açılan bu iki fabrikadan 7 sene sonra 1 Şubat 1933'te Eskişehir Şeker Fabrikası'nın temeli atılarak, 5 Aralık 1933'te açılışı yapılmıştır. Eskişehir Şeker Fabrikası'nın montajı devam ederken 7 Ekim 1933'te Turhal Şeker Fabrikası'nın temeli atılmış, 19 Ekim 1934'te de açılış töreni yapılmıştır. Bu dört şeker fabrikası, 18 Haziran 1935 tarih, 2850 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına istinaden, 6 Temmuz 1935 tarihinde "Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş." adıyla birleştirildi.
Şeker üretimi 1950 yılına kadar mevcut olan bu dört şeker fabrikası ile yapılmıştır. "Şeker Sanayii'nin Tevsi Programı" 1951 yılında hazırlanarak yeni şeker fabrikalarının kurulma çalışmaları başlatılmıştır. Bunun yanında pancar ekicilerinin kooperatifleşme çalışmaları da başlatılmıştır.
Sırasıyla Adapazarı (1953), Amasya (1954), Konya (1954), Kütahya (1954), Burdur (1955), Susurluk (1955), Kayseri (1955), Erzincan (1956), Erzurum (1956), Elazığ (1956) ve Malatya (1956) Şeker Fabrikaları kurulmuştur. 1956 yılına gelindiğinde 1950'de dört olan fabrika sayısı onbeşe yükselmiştir. Ankara (1962) ve Kastamonu (1963) Şeker Fabrikalarının %65'i yerli imkanlarla (1 makina fabrikası ve 2 atölye) geliştirilerek işletmeye alınmışlardır. İlerleyen yıllarda artan şeker ihtiyacını karşılamak için Afyon (1977), Muş (1982), Ilgın (1982), Bor (1983), Ağrı (1984) ve Elbistan (1985) Şeker Fabrikalarının %95'e varan makina ve tesisleri mevcut beş makina fabrikasında üretilerek işletmeye alınmışlardır.
1989 ile 2001 yılları arasında sırasıyla Erciş (1989), Ereğli (1989), Çarşamba (1989), Çorum (1991), Kars (1993), Yozgat (1998), Kırşehir (2001) Şeker Fabrikaları işletmeye alınmıştır. İlerleyen yıllarda faaliyete geçen Çumra, Boğazlıyan ve Aksaray şeker fabrikalarıyla Türkiye'de pancar şekeri üreten tesis sayısı 33'e yükselmiştir.
Şeker Pancarı üretiminde kooperatif süreci
Türkiye’de şeker, tamamen şeker pancarından üretiliyor ve yıllık ortalama 2.5 milyon ton üretimi ile dünyada Rusya, ABD, Almanya ve Fransa gibi ülkelerden sonra geliyor. Yine yaklaşık 350 bin çiftçi aile, yıllara göre 350-500 bin hektar arasında değişiklik gösteren ekim alanında şeker pancarı yetiştiriyor.
İnsanlar tek başlarına yapmakta zorlandıkları işleri “birlikten kuvvet doğar” atasözünün işaret ettiği gibi yapmaya karar vererek kooperatifleri kuruyorlar.
Ülkemizin 64 ilinin 7.000 yerleşim biriminde 31 Pancar Ekicileri Kooperatifi faaliyete gösteriyor. Kooperatiflerin 50’nin üzerinde tarımsal amaçlı iştiraki, 315 satış mağazası bulunuyor. Ülkemizdeki pancar kooperatifleri daha çok girdi temini konusunda faaliyete gösteriyor. Ortakları olan şeker pancarı üreticilerine tohum, gübre, ilaç, makine vb. girdileri toptan temin ederek üreticilerin daha uygun maliyetlerle almalarını sağlıyor. Çünkü Kooperatiflerin amacı kar değil, ortaklarına maliyetine hizmet etmektir.
Şeker Sanayi açısından kooperatifleşmenin hareket noktası olarak çiftçilerin şeker fabrikalarının sahibi olabilmeleri fikri esas alınmıştır.